بَاب
فِي
التَّسْمِيَةِ
عَلَى
الْوُضُوءِ
48. Abdeste Başlarken
Besmele Çekmek
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ مُوسَى
عَنْ يَعْقُوبَ
بْنِ
سَلَمَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا صَلَاةَ
لِمَنْ لَا
وُضُوءَ لَهُ
وَلَا وُضُوءَ
لِمَنْ لَمْ
يَذْكُرْ
اسْمَ
اللَّهِ تَعَالَى
عَلَيْهِ
Ebu Hureyre
(r.a.),"Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" demiştir:
"Abdesti olmayanın namazı, abdeste başlarken besmele çekmeyen kimsenin de
abdesti yoktur.”
Diğer tahric: Tirmizi,
tahare; İbn Mace, tahare; Darimî, vudu'; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Hadisin senedinde geçenYa'kub'un babası,
Selemetü'l-Leysi'dir. Hafız İbn Hacer'in beyanına göre Seleme Ebu Hureyre'den hadis rivayet etmiş,
oğlu Yakub da kendisinden rivayet etmiştir. Ebu Davud ve ibn Mace de Seleme'nin
oğlu Yakub'dan hadis rivayet etmişlerdir.
Hafız
Zehebi ise, oğlu Yakub'dan başka Seleme'den hadis rivayet eden bir kimsenin
bilinmediğini Buhari de Seleme'nin Ebu Hureyre'den hadis işittiğinin sabit
olmadığını söylemektedir.
Aliyyü't-Kaari'nin
Kadi'dan naklettiğine göre bu Hadisteki "yoktur" anlamına gelen
"Ia" kelimesi; a.) Hakiki manasında kullanıldığı zaman, bir şeyin yok
olduğunu ifade eder, b.) Fakat mecazen, bir şeyin sahih olmadığından dolayı
nazar-i itibara almaya değmediği anlamına gelir. c.) Yine mecazen o şeyin
"kamil olmadığı" manasım da ifade eder.
Bu
nedenle "abdesti olmayanın namazı yoktur" cümlesinde "la"
kelimesi, hakiki manasında kullanılmıştır ki, abdesti olmayan kimsenin gerçekte
namazı da yoktur. "Besmele çekmeyenin abdesti yoktur" cümlesinde ise,
mecazi anlamda kullanılmıştır ki, "abdeste başlarken besmele çekmeyenin
abdesti kamil değildir" demektir. "Mescide komşu olanın mescid
dışında namazı yoktur" [Suyuti, el-Cami'u's-sağîr II, 210] cümlesinde
olduğu gibi... Bununla beraber besmele ile ilgili cümledeki "la"
kelimesi üzerinde ulema arasında görüş farkları vardır:
Zahirilere,
ishak'a ve Ahmed b. Hanbel'e göre: "Kasden besmele çekilmeyen abdest sahih
değildir, iadesi gerekir.”
Şafiilere,
İmam Malik'e ve Hanefilere göre ise, besmele çekmeyenin abdestinin kemali
yoktur. Fakat sahihtir.
Birincilerin
delili, üzerinde durduğumuz Hadis ve onu te'yid eden diğer hadislerdir.
İkincilerin delili ise, Darakutni ve Beyhaki'nin naklettiği şu Hadistir:
"Kim besmeleyle abdest alırsa, bütün vücudunu temizlemiş olur, kim de
besmelesiz abdest alırsa sadece abdest organlarını temizlemiş olur."[Aynî,
Binaye I, 136-137, Zeylai, Nasbu'r-raye 1,7]
Ancak bu Hadisin senedinde Abdullah b. el-Hakan ez-Zahiri vardır ki
hakkında hadis uydurduğu söylentileri vardır. Fakat bu Hadis yine Darakutni ve
Beyhaki tarafından başka senetlerle rivayet edilerek kuvvet kazanmıştır.[Aynî,
Binaye 1,137]
İbn
Seyyidi'n-Nas'ın Tirmizi'de bu hadis Üzerinde yaptığı açıklamaya göre mevzumuzu
teşkil eden bu hadisi bazı raviler: "Besmele çekmeyenin abdesti kamil
değildir" şeklinde rivayet etmişlerdir ki, eğer bu rivayet sabit ise, bu
ikinci görüşün doğruluğunda şüphe yoktur. İmam Tahavi, Resulullah (s.a.v.)'in
Allah'ın ismi olan selam kelimesini abdestsiz ağzına almayı çirkin gördüğünü ve
selamı abdestli olarak almak arzu ettiğini, ifade eden hadisi [bak:
Had,no:17] delil getirerek abdest için
besmelenin şart olmayıp sünnet olduğunu söylemiştir.
Menhel
yazarının açıklamasına göre "besmelesiz abdest olmaz" hadisinin
besmeleyi kasten terkedenlere yukarıda tercemesini sunduğumuz Darakutni ile
Beyhaki'nin rivayet ettikleri hadisin de besmeleyi unutarak terk edenlere ait
olduğunu kabul ettiğimiz zaman, hadisler arasında bir çelişki kalmaz.
İbnu'l-Humam
ise, bu mevzuda şunları söylemektedir: "Abdestin başında besmeleyi unutan
kimse sonra onu hatırlar da abdestin ortasına besmele çekerse, sünneti yerine
getirmiş olmaz. Ama yemek ortasında çekilirse, sünnet işlenmiş olur."
Keza
Hidaye şerhlerinden inaye'de de şöyle denilmektedir: "Abdest tek bir iş
olduğundan ortasında çekilen besmele yetmez ama yemeğin her lokması ayrı bir iş
olduğundan besmelesiz yenen lokmaları telafi edemezse de yemek arasında çekilen
besmele, çekildiği andan itibaren yenecek olan lokmaların sünnet üzere yenilmiş
olmasına kifayet eder."
imam
Nevevi’nin açıklamasına göre besmelenin, abdestin sıhhatinin şartı olmayıp
kemalinin şartı olduğunun en büyük delili "Besmeleyle başlamayan biç bir
önemli iş tam değildir" [Suyuti el-Camiu's-Sağîr, II, 97] Hadisidir. Çünkü bu hadiste besmeleyle başlanmayan
işin sahih olmadığı değil, kamil olmadığı ifade edilmektedir.
BESMELE'NİN HÜKMÜNE DAİR FIKIH
ALİMLERİNİN GÖRÜŞLERİ: Zahirilere göre besmele çekmek abdestin sıhhati için farzdır.
Ahmed b. Hanbel'den gelen bir rivayete göre ise besmele, hatırlayan kimse için
abdestin sıhhati bakımından farzdır. Bu nedenle besmeleyi kasten terk edenin
abdesti sahih değildir. Fakat unutarak terk etmek abdestin sıhhatine zarar
vermez. Besmelenin yerini de hiç bir şey tutmaz. Bir kimse mesela,
"bismi'l-kuddus" dese besmele çekmiş olmaz.
Besmele
aynı zamanda ğusül ve teyemmüm için de farzdır.
Hanefi,
Maliki ve Şafiilere göre ise, besmelenin hükmü sünnettir. Bir rivayete göre,
Ahmed b. Hanbel'in de görüşü budur. Besmele şu lafızlardan ibarettir.
Bismillah, ve'l-hamdulillah, Hanefi
kitaplarından Fethu'l-Kadir'de şöyle deniliyor: "Besmelenin lafzı ashab-ı
kiram, tabiin ve tebe-i tabiinden nakledilegelmiştir. Buna göre, abdest alırken
Bismillahil azim, ve'l-hamdulillahi ala dini'l-İslam denilmelidir. Efdal olanın
(euzu)'dan sonra Bismillahir-rahmanirrahim demek olduğuna da işaret edilmiştir.
el-Mücteba isimli eserde bu iki şekil birleştirilmiştir. el-Muhit isimli eserde
ise, eğer bir kimse La ilahe illallah ve elhamdulillah veya eşhedü en la ilahe
illallah dese, besmele yerine geçer" denilmektedir. [İbnu'l-Humam, Fethu'l-Kaadir,
1, 14]
Şafiilerde
bismillah yeterlidir, fakat Bismillahirrahmanirrahim demek daha faziletlidir.